Etiketler

Etiketler

2 Mart 2019 Cumartesi

30.04.2008

ulen ne oldu acaba bak unuttum şimdi. vakitte bulamadım ya da fırsat diyeyim yazamadım işte. hatırlamıyorum bak. hayal mayal. sabah nasıl oluyor, akşam nasıl geliyor anlamıyorum. ama bugün felaketti. epey bir olay oldu. unutmadan yeni notlar alayım.
arızalı silah
lokman
atış talimi
ilk dayak
arabalı seyahat
yemek öncesi içtima

23.08 önceki maddeleri de eklersek epey çok olmuş. böyle olması kötü oldu. hem olayların sıcaklığını hissedemiyorum. hemde bitirme kaygısı motivasyonumu olumsuz etkiliyor. ama bugün başkaydı hakkaten. şimdi 23.00-24.00 nöbetçisiyim ve biraz vaktim var. yazmak istiyorum.koğuştan kullanılmayan bir battaniye aldım kapının yanına serdim. üzerine bağdaş kurdum ayaklarımın altına da terliklerimi koydum. battaniye küçük ve soğuk almamak için fazla da açmadım. kulağımda mp3 çaların kulaklığı düş sokağı çalıyor. beni başka alemlere götüren şarkılar. ilk nottan başlıyom.

sigara
askerden önce arkadaşlar arasında söylerdeim. hayatta yapmadığım 3 şeyi askerde yapıcam. posta okucam, Kral seyredicem ve sigara içicem. hayatım boyunca bu üç unsurdan azat yaşadım. fakat bunların askerde bolca yapıldığını duyunca bende bu yönde meyilleneceğimi düşünerek bu sözü söylemiştim. evet posta okumaya başladım. genelde heryerde o gazete var çünkü. kral seyretmiyorum. erbaş gazinosunda TV var fakat sivilde de TV ile pek bir  bağlantım olmadığı için pek aramıyorum. hatta takip ettiğim birkaç diziyi bile internetten izliyordum. gelelim sigaraya. burada neredeyse herkes içiyor bu mereti. içmeyende çok tabi. içmeyip ilk gün başlayan bile var. ben bir türlü içemedim ilk haftalarda. hem paket taşımıyordum, hem de içmesini bilmiyordum. ama özendirici yanı epey ağır. 20 yaşında asker olan arkadaşları çoğu bu nedenle başlıyor. bir de özendirici gelen, üzeri kamuflajlı bir şekilde ağaçlı veya çimenli yerlerde arkadaşlarla yapılan çember oturuşlarda botları ileri uzatıp bir cigara yakmak ve gözler yere bakarken atmak sigaranın içinden gelen dumanlı nefesi. sonra başı oynatmadan gözleri yukarı kaldırmak ve itmek içindeki dumanı çeşitli ağız hareketleriyle dışarı. dumana boğmak tüm bir çemberi. sırf bu durumda grubu bozmamak için sigara içilir demek elbet züğürt tesellisi. fakat bu yaşıma rağmen özenmedim değil. hem özendim hem merak ettim. askerliğin benden hayatımda çektiğim fırtları toplayan bir sigara değil yarım sigaralık etmezdi. bu yüzden merak ettim. ilk sigaramı ne zaman içtim bilmiyorum. sanırım kantinin oradaki ağaçların altındaki aydınlatılmamış köhne yerdeydi. bitirdim mi bilmiyorum ama bugün içtiğimde 5 tek sigara oldu ve hala hiçbir şey anlamadığım bir tanı var ağzımda. zaman çabuk geçiyor 23.30 olmuş ve henüz bir madde anlatabildim.

düşündüm de yazdıklarımda hala cesur değilim . hala anlatamadıklarım veya anlatamıyacak olupta anlamaya çalıştıklarım. mesela ondan bahsetmedim hiç onu ne kadar düşündüğümden sebepsiz aklıma gelişlerinden. eni topu iki kez konuşmuşken sanki kulaklarımda çınlayan sözlerinden. otobüse binip de hemen zula bir köşeye konuşlanıverişinin neden gözümün önünden gitmediğinden bahsedememiştim. o küçük minicik ayakkabıları ve ellerinden. onu ne kadar aramak isteyip de aramanın imkansızlığını bir türlü hazmedememişliğimden. ben aşık olacak yaşı geçtim deyip de bin pişman oluşumdan bahis açmadım. bunlar hiç gitmezken aklımdan sanki aklımda yer eden günlük işlermiş gibi bahsettim durdum saçma sapan şeylerden. neyse moda girmişim şimdi çıkıp eski moduma giriyorum.

f tipi
buranın yemekhanesinde bir uzun dönem ve aynı devre kaybı bir arkadaşla tanıştım. konuşma, hareket ve tavırlarından diğer askerlere benzemediği aşikardı. bize seviyeli davranıyor ve sıça muhabbet ediyordu. muhabbet muhabbeti açtı tabi sağ-sol davasının sol tarafında yer alırken F tipi cezaevine düşmüş. 5 yıl yatmış hapiste. tek kişilik ve 3 kişilik  koğuşlarda. bedeninin hapsolduğundan fakat ruhunun oldukça özgür olduğunu söyledi. doğru söylediği her halinden belliydi. burada bile aynı durum onun için geçerliydi. çünkü o hala mefkuresinin insanıydı ve askerliği bitince davasına devam edeceğinden bahsetti. bir filmde bir replik geçiyordu. bir yerde hapsedilmekle, kapalı olmak arasında epey fark vardı. sanırım mevzusu banka soygunu olan bir filmdi. F tipi günlerinden bahsetmesini istedik. belli bir programımız vardı dedi. birbirlerini sesleriyle haberdar ediyorlardı ve sabah 6 da başlayarak, spor, düşünme, yazma, okuma gibi çeşitli aktivitelerle  vakit geçiriyorlardı. dergi çıkarmışlar hatta bir ara felsefe okumuş hapiste. şimdi askerde yemek kapları taşıyor, yemek dağıtıyor ve servis açıyor. hayat daha neler gösterecek demek geldi içimden.
geçenlerde biri raket top ayarladı masa tenisi oynadık. epey de iyi oynuyor. 21-19 kazandı maçı. bizim revirci arkadaş da vardı hatta yanımızda.

futbol
bu notu neden yazdığımı hatırlamıyorum. asta askerlerle maç yapmıştık onun için sanki ilk top oynayışım gibi anlatacaktım fakat sonra aklıma geldi ki daha önce maç yapmıştım. hatta yazdım diye hatırlıyorum ama yine de usta askerlerle oynadığımız maçtan kısaca bahsetmeli. 3-5 usta asker yani tezkere almasına az kalmış asker aralarında şut falan çekiyorlar.(10 dakika kaldı nöbetin bitmesine) medeni cesaret gösterdik ve birkaç kişi gittik yanına bizde oynayalım dedik. biraz güldük sonra geç bakalım kaleye dediler. oynayalım mı diye soran arkadaş tabi bizde otomatik olarak oyuna dahil olmuş sayıldık. ben hemen köşe kenara geçtim  ve verin topu orta açayım dedim. bir iki şut attıktan sonra topu verdiler. bende ortalar falan açmaya başladım. tabi bu askerler bizim kısa dönem olduğumuzu da biliyorlar. bu mevzu tuhaf hakkaten 3000 askerin olduğu bölükteyiz ve daha ben bile kısa dönemleri tanımazken diğer askerler tanıyor. hadi biz yeni geldik şey şey dolaşıyoz desek yeni gelen başka askerler de var ki. hadi maç kuralım derken 4 e 4 tek kale maç kurduk. kalede de onların arkadaşı var 1,2,3, derken biz 6-1 önce geçtik. bunlar böyle olunca ulen poşetlere bak falan demeye başladılar. poşet kelimesi yeni askerler için söylenir ve biraz hakaret içerikli bir söylemdir. yani başta arkadaş muhabbeti çekiyorlardı ama sonra poşete sardılar neden. çünkü yenilgi değişik yerlerden telafi edilme duygusunu ve beraberinde getirdiği için herhalde. keşke tarihten buna örnek verebilseydim. neyse nöbetim bitti. gideyim arkadaşı kaldırıp yatayım.























Hiç yorum yok:

Yorum Gönder