15.08 bugün tatil işte. pek birşey yapmadık. bolca maç yaptık gezdik. bolca maçı nasıl yaptık. çünkü alay şuan bomboş. tüm acemi askerler gitti dağıtım yerlerine. şu an sadece karargah askerleri diye tabir edilen askerler, usta askerler birde rütbeli askerler var. kantinde hiç sıra beklemedik. çay dersen iki kere içtik. çok güzelmiş bu çay. üç gün boyunca tutkunu olduğum çayı içememiştim ve iki bardak içtim o metal levhalı çay ocağının başına o kadar gittim gittim döndüm ki sayılmaz. çaycıya artık 2 çay 5 çay diye çay istemiyoruz. çay veriyor musun diyoruz. çünkü sıra tam geliyor ve çay bitti deyip metal levha yüzümüze kapanıyor. bugünle ilgili diğer bir olayda yine eğitim gördüğümüz yere gittik ve istirahat verildi. duvar kenarında beklerken siparişe giden hamburgerci gördük çağırdık telefonunu aldık ve 4 tane hamburger bir de gazete siparişi verdik. hatta sigara isteyenlerde oldu. acele getir deyip tembihledik ve gönderdik. sonra aklımıza kola almak da geldi olaydaki telefondan aradılar siparişe kola da eklettik. tam içtima alınırken geldi. güvenli bir şekilde aldık. eşofmanların içine zulaladık. sonra tekrar kendi mekanımıza geldik ve istirahat verdiler. yemekhanenin üstündeki yeşillik alana gittik. ben, badim ve hemşom biz üç kişiydik. gazete okuduk, hamburgeri yedik, muhabbet ettik ve sigara içtik. nerdeyse 1 haftadır günlük 3-5 tek sigara içmeye başladım. hayatımda ilk bütün sigara askerde içtim. hala bir tadda yok bana göre ama zihinsel bağımlılık yapıyor. millet yakınca canım istiyor. hala otlakçıyım, paket taşıma moduna gelmedim. ama bugün çay falan içerken badim çok fena öksürdü dakikalarca sigarayı bıraktığını söyledi. bende bıraktım dedim. sonra alay komutanı da birilerini sigara içerken görmüş. komutanımız sigaranın zararlarıyla ilgili mini konferans yaptı. zaten bırakacaktık ve kararlıydık. hakkaten tiksinç birşey hemde gereksiz, hemde zararlı. geç başladım çabuk bıraktım.
şu geçenlerde aldığım notları anlatayım diyorum ama sanki arada kopan bazı mevzular var gibime geldi. mesela çok iyi ya dediğim mevzuyu anlattım mı hatırlamıyorum. şimdi notları bir karıştırayım bakayım belki yazmışımdır. bir iki dakika karıştırınca buldum. şöyle not almışım.
istirahatteyken istirahat et
şöyle anlatayım; bu atış eğitimi aldığımız itdurmaz tepesinde daha önce de bahsettiğim anfide yürüyüş kolu sırasına göre oturtulduk. sonra yine beklemeye başladık. o sırada izin isteyip kantin WC ye giden oldu, derken dakikalar geçti ve artık herkes sıraları terketti grup halinde muhabbetler geyikler başladı. komutan da yan tarafa oturdu o da bizden birkaç arkadaşla muhabbet etmeye başladı...
22.49 niye ara verdim hatırlamıyorum. traş sırası için olabilir. traş edecek eleman geldi kağıda liste yaptık 18. sıradayım. belki ona bakmaya gitmişimdir. gelip yazmadığıma göre de... evet evet onu anlatayım neyse gittim traş eden elemanın yanına nasıl traş yapıldığını da anlatayım, koridorda bir priz var. onun yanına bir sandalye koyuyorlar ve oraya oturup seni traş ediyorlar. gittim sıra 17. deydi sonra traş eden asker sigara molasına gitti. bende bizim koğuştan arkadaşlardan ense traşı olmak isteyen birisini hemen traş deneyimim var diyerek faullerini aldım. hiç güzel olmadı. güzel yapacaktım ama müsade etmedi. sonra başka traş olmak isteyen bir arkadaş vardı ve onu etorttum sandalyeye başladım traşa çokda güzel yaptım. sonra berber geldi az bir düzeltmeyle traşı bitirdi. soranlar oldu ilk traşın mı diye. hayır kardeşimi traş ederdim dedim. halbuki bir kere traş etmek istemiştim ve berbat edip annemden fırça yemiştim. yani asıl ilk traşım buydu. traş olan arkadaş hiç yadırgamadı bu durumu. bende yadırgamadım çünkü yadırganacak o kadar çok şey varki hiçbirini yadırgamıyorduk. ülfet yapmıştı anormallikler. mesela koridorda 5 saatte 30 adam traş oldu ve traş eden oğlan berber değil. ilk traşını askerde yapmış. asıll berber hasta olduğu için bu çocuk gelmişti.
ışıklar söndürüldü bu arada mavi ışıkta zor görüyorum. zor yazıyorum. şimdi karşı koğuşa gidiyorum. şimdi karşı koğuşa gidiyorum. sonra anlatırım.
23.19 fazla duramadım az önce koğuşta yine sazlar çalınıyordu. bir arkadaş rahatsız olduğunu söyleyince saz çalan arkadaş diğer koğuşa gidelim dedi gitti ama meğerse koridorda çalıyormuş. bir iki parççadan sonra bıraktı. tekrar yazmaya devam. traş olayından hemen sonra yemek içtimasına gitti. fakat yemek yemek imkansız hale geldi. yemek tabldotları resmen kir-pas içerisindeydi. dünkü menüdeki balığın hala emareleri mevcut. sorduk komutana neymiş koskoca askeriyede bulaşık deterjanı yokmuş. burada yapılan masrafların haddi hesabı belli değil ama asıl ihtiyaçlar liste dışı kalıyor. yemekler zaten hiç güzel değil artık iyice mide bulandırıcı da gelmeye başladı. zaten öğlen de yememiştim...
bak ne anlatıyormuşum nereye geçmişim. daldan dala da iyi olmuyor. neyse ama bu mevzuyu bitirelim önce... 3 arkadaş ayrıldık içtimadan bu arada nerdeyse arkadaşların 3de1 i ayrıldı. çünkü kimse yemek istemiyor artık bu yemekleri. sabah aradığımız hamburgerciyi arıyacaktım, bu arada başka bir arkadaş daha geldi. 4 kişiydik 5 tane hamburger 5 tane kola siparişi verdik. fakat birazda korkarak. çünkü buraya yemek sağlamak yasaktı. dümen hazırdı ziyaretçi gibi gelecek ve malzemeleri bize teslim edip gidecekti. nizamiye kapısını gören bir yerde pusuya yattık. eleman 15 dakika sonra motorla çıkageldi. karşı tarafa park etti. elinde çanta nizamiye kapısına geldi. ziyaretçi listesinin alındığı binanın içine girdi. normal prosedür o binada isim yazdırılır ve karşı tarafına yani kamelyaya geçilirdi. fakat siparişleri getiren oğlan bir türlü o binadan çıkmak bilmedi. birazdan anons geldi. bölüğü belli olmayanlardan(kısa dönem demeyi unutmuşum) ümit m., ümit m., ziyaretçi yerine geliniz. bir iki dakika bekledim. hala oğlan binadan çıkmamıştı. nizamiye kapısına geldim ve ziyaretçimi söyledi. girdim içerde oğlan oturuyordu. yerde de poşet içinde siparişleri koymuştu. diğer kapıdaki komutan gel bakalım dedi. bu arkadaş senin neyin oluyor diye soru yöneltti. bu arada oğlanın kimliğinde hakkında araştırma yapıyorlardı. arkadaşım oluyor dedim. nerde ne zaman tanıştınız dedi. komutanım 12 nisanda teslim olmak için Antalyadan yola çıktım saat 1 gibi çanakkaleye indim(öğlen sonu 1 olduğu belli oluyordu zaten) karnımı doyurmak için faast food a gittim. orada bu arkadaşla tanıştım. sen askersin ihtiyacın olur, beni ara ne zaman olursa yardımcı oluruz dedi dedim. bu çok yapılan birşey herhangi birinin telefonunu alarak sipariş verebilirsiniz zaten dedi. komutan ne demek istediğini anlamamıştım. neden ve nasıl girdim bilmiyorum ama komutanım bugün öğlen yemeğini yiyemedim, akşam da yiyemedim. buranın yemeklerini yiyemiyorum, hergün bisküvi yemekteyim dedi ve orada kestim. kabız oluyoruz diye devam edecektim ama etmedim. gel bakayım arkadaşım dedi komutan ve bizim sevisçi oğlanı çağırdı. sen niye geldin deyince gerçekten çay içmeye geldim dedi. ben hemen müdahele ettim ve dostum ben komutana herşeyi anlattım dedim. sen öğrenci misin dedi. evet cevabını alınca ismini ve soyismini defterine kaydedip bir daha buraya birşey getirmiyorsun, yoksa senin başını belaya sokarım dedi. çocukla kendimin komutan karşısındaki duruşlarımız o kadar farklıydı ki, elleri arkasında, ağzında sakız. 5cm faul, dikleştirilmiş saçlar, kaykılmış bir duruş, gayet de rahat. ben ayaklar birleşik, eller vücudumun iki yanında, 5 parmaklarım yapışık dimdik duruş korkuyu bilmek belki bu. tehditi tanımak veya tehdidin kendi adıma derecesini bilmek. sonuçta o çocuğa pek birşey yapamazdı fakat beni fena yapabilirdi. parasını bana ödetti, oğlanı gönderdi. diğer arkadaşlarını da çağır, burada içlerini kontrol edicez sonra karşı tarafta benim gözetimimde yiyeceksiniz dedi. hemen kortum elemanları çağırdım, korkarak geldiler. sanki onları da gammazlamış gibi hissettim kenidimi fakat komutana samimi beyanlarına güvendim. bir de yememize müsadece edicez demesine. geldiler. isimlerimizi de oğlanın isminin altına yazdı. sonra nasihat etti. buranın güzelim yemeklerini mayanoze tercih ediyorsunuz dedi. sipariş ettiğimiz yiyecekler belki çok sağlıklı değildi fakat bunu sorgulayacak konumda değildik. çünkü açtık.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder