Etiketler

Etiketler

27 Şubat 2019 Çarşamba

26.04.2008

dün gece yazarken noktayı koydum ışıklar söndürüldü. şimdi saat 11..50 tekrar defteri elime aldım yazıcaz birşeyler. kaldığımız yerden devam edelim.
    2. kendi halindeler: bu arkadaşlar pek kimseyle diyaloğa girmeyip belli rütin işlerine odaklanıp onlarla iştigal ediyorlar. böylelerindeki ilginçlik ise bazen çok başka insanlarla beraber olabiliyorlar.
    3.fikir birlikteliği olanlar: sivil hayatlarında herhangi bir siyasi veya ideolalojik tutkusu olanlar burada zamanla birbirlerini keşfedip beraber takılıyorlar.
    4.tabi olanlar: bu tür arkadaşlar genelde kendilerini lider olarak ifade etmeye çalışanlara tabi oluyorlar. çünkü bunlar kendi kendilerine düşünmektense daha iyi düşünen birine uymayı yeğlerler.
    5.çıkıntılar: bunlar genelde otoriteye aykırı olmayı sevmeleri yönüyle liderlere benziyorlar lakin kendilerine grup oluşturma gibi bir kaygıları yoktur.
    6.hepsiciler: bu arkadaşlar çeşitli oluşumlara yani gruplaşmalara itiraz eden ve herkesle iletişim kurmaya çalışırlar.
    7.çıkarcılar: bunlarda ne bir lidere tabi olma ne de liderlik iddiasında bulunurlar. sadece her kişi ile iletişim kurar ve genelde sigara veya küçük ikramlarda ikram edilen olmayı tercih ederler.
    8.sosyaller: bu arkadaşlar da her yerden ve her gruptan asker veya kişi ile iletişim kurar. her türlü ince noktaları yakalarlar. genelde telefon, gazete, yiyecek gibi temini zor şeyleri onlar bulabilirler.
    9.hemşehriciler: özellikle bazı iç anadolu veya doğu vilayetlerinden gelen arkadaşlar bu mevzuyu ilk başta epey irdeliyorlar. fakat bu hemşehricilik diğer maddelerdeki insan modellerine mağlup oluyor.
   10. cömertler: bu arkadaşlar geri dönüşüm aramadan önüne gelene birşeyler ısmarlamayı severler.

    ben bu modellerin neresindeyim diye düşününce galiba 6,8,10,5 gibi maddeler bana uygun düşüyor. şimdi yemek içtimasına gidiyorum. gelince yarım kalan bot mevzuuna devam edicem...
 
epey kopmuşuz mevzudan kaldığımız yerden devam etmeye çalışalım. neyse komutanın biri geldi( tek kazıklı uzman çavuş) en son iki bağın çapraz bağlanacağını söyledi ve sizde böyle bağlayın dedi. ben sadece botumun tekini dediği gibi bağladım. sonra başka komutan geldi ve yine bot mevzuu gündeme geldi. komutan çapraz bağlama olmaz helezonik bağlama olması lazım dedi. sonra nasıl bakayım deyince(zaten saf düzeni sıralamasında en önde oluyorum) en önde olduğum için işte böyle komutanım dedim ve yanına fırladım. sonra da komutanım ne olur olmaz diye tekini öyle bağlamıştım dedim. tabi muhabbeti şimdi burada yazınca bana biraz soğuk geldi ama bunu orada yapınca epey eğlendirici olmuştu.
    şimdi yukarıdaki satırları yazdıktan sonra tekrar eski aldığım bot notlarını kontrol ettim ve neden bu anlatının içime sinmeyip bende soğuk bir his uyandırdığını anladım. çünkü anlatmak istediğim hadise bu değildi. asıl olay şu; komutan botu etrafından dolanan bağı arkadaşa çözdürdü. sonra normal bağlatıp botun içine sokturdu. sonra aynı komutan başka bir takıma aynı durumu anlatmak için uzaklaştı, arkadan gelen diğer komutan kendi botunu gösterdi ve ipler aynı arkadaşın yaptığı gibi botun etrafından dolanmıştı. bir anda şaşırdık tabi daha yeniydik o zaman şaşkınlığımızı gören komutan şunları söyledi; komutanın dediğini dinle yaptığını yapma. bu lafı aynı komutan birkaç yine değişik durumlarda dile getirdi. yani senden olmanı istedikleri şeyi kendileri de olamıyordu. ve bizim de olacağımıza inanmıyorlardı.

duyarım yazmışsın iki satır mektup, vermişsin trene halimi unutup. saat 21.24 ve şu an koğuşta saz eşliğinde şarkılar söylüyoruz. müthiş bir keyif az önce komutan içtima aldı ve kuzu gibi duran bizler tekrar kurda dönüştü.  kış ola bağlana yolların dostum, dostum, dostum, gelsene canım. operacı olan arkadaşta o pürüzsüz sesiyle dostumu söylerken dimağımda şenlenme hissediyorum. günler hatta haftalardır müziğe aç mabeynime şok tesiri yaptı bu seranomi. bir de canlı müzik hayranı olduğum için hepten büyülenme modundayım. bir de bu büyüyü askere gelmeden bir hafta önce gittiğim memlekette amcamın dağın eteğindeki evinde amcamın elinden dinlediğim sazlı türkülerde yaşamıştım bu hissi.
    benim Antalyalı hemşerim de derin çıktı. gizli türkülere bile eşlik ediyor. yani sözleri ezberden biliyor. şimdi diğer koğuştan bir eleman geldi. hem çalıp hem söylüyormuş. şimdi zahidem söyleniyor. şu anda tüm zaman sıfırlanıyor. sanki ne öncem kaldı ne sonram, ne dünü yaşadım ne yarını yaşayacağım. anın kölesi etti bu senfoni. bu katılım bu tınılar şunları yazmak bile ızdırap veriyor. yatağıma uzanmak ve karşı yatağından gelen şu tınıları gözyaşlarıyla dinlemek istiyorum. ama bu anı yazmak da istiyorum. dayanamıyorum. yarın yazarım. şimdi dinlicem.
    saat 02.10 gecenin bir yarısı defteri alıp yazmamın sebebi nöbetçi olmam. nöbetçilik askerde önemli bir kural. herşeyin nöbeti tutuluyor. mesela komutanlarımızdan birisi hani bana bir olay anlatın ben de size mantığını anlatayım yollu yaptığı nasihatlarde de bu nöbetçilik mavzuu gündeme gelmişti. şöyle demişti; şimdi arkadaşlar(bu komutan hep söze böyle başlardı ve tahminen o gün de böyle başlamıştı) mesela hep duymuşsunuzdur. yok taşın nöbeti tutulur, ağacın nöbeti tutulur falan. böyle birşey yok. ama şu olabilir, mesela şu oturulan banklar varya, parkta filan.(bu şekilde tarif ettiğini az buçuk hatırlıyom) işte mesela o bank boyanmıştır. kimse boyalı banka oturmasın diye hemen o bankın başına nöbet yazarlar. tabi bank 1,2 güne kurur fakat kimse amir vermediği için bir iki hafta nöbet tutulur, sonra bir rütbeli ordan geçerken sorar, niye bu bankta nöbet tutuluyor diye, sonra emir verir ve nöbet biter. yani komutan bize askeriyenin mantığını anlatmak için verdiği örnek buydu. tam tersi askeriyenin nasıl daha mantıksız olduğunu gösteriyor gibiydi. çünkü insan faktörünü, bilinç faktörünü devre dışı bırakan bir örnekti sonuçta her kademede bir ast-üst vardır. o bank kuruyunca nöbet tutan asker emri kimden aldıysa ona bildirir o da üstüne derken ilk emri verene kadar olay intikal edince elbet nöbet kaldırılacaktır. zaten bu oturmuş mantığı buradaki askerliğini yapmakla yükümlü olanlarda da görüyoruz. bir seferinde yemek esnasında peçete dağıtan askerden peçete istedim ve aldım. diğer bir asker duruma veryansın etti. neymiş peçeteler sayılıymış. önce şaşırdım ve buna inanamadım. ama peçeteyi geri de vermedim. onlar aralarında anlaşsın artık dedim. fakat şimdi heryerde peçeteler kullanılıyor atılıyor. ohooo! bu peçete örneğine benzer bir olay poğaça taşıyan bir asker bizim kısa dönem devre arkadaşlarımdan birine poğaça verdi. çünkü bizim eleman satıp satıp satmadığını sormuştu ve o da gönlünden kopmuş vermişti. diğeriyle aralarında bir yumruklaşmadığı kaldı. resmen bağıra çağıra müdahele etti diğeri. sonra aralarında bağırarak arabaya binip uzaklaştılar. yani askere de sirayet etmiş bu huy. fotoğraf makinası satan askere rica ediyorsun dijital makinayı ödünç ver 30 kişiyiz sonra ikişer ytl verelim sen bize CD ler verirsin diye. benim başımı belaya mı sokacan kardeşim diyor. bu sırada elinde cep telefonu var. bende o zaman elindeki telefon başını belaya sokmuyor mu diye sorunca. bela mısın hemşerim, alıyorsan al makinayı git demişti. makina derken burada ki askeriyede çek-at fotoğraf makinaları satılıyor. 27poz 10ytl.
    neyse yazıyoz zaman da çabuk geçiyor bu sayede gayet iyi şimdiden 2.30 olmuş. dün gece çok güzel başladı fakat perdeleri kaymış birkaç teli kopuk saz akort tutmayınca hemde yakalanma korkusu sarınca fasıl erken bitti. bir de bugün belalı bir subay nöbetçiymiş. sanırım astsubay.(bence değil ama arkadaşlar o olduğunu söylüyorlar) burada yattığımız 3.gecede gelmişti, hepimizi kaldırıp kıyafetlerimize bakmıştı. (belki bu mevzuyu anlatmışımdır) eşofmanlı olanlara geceliğini giydirtmişti(biri de ben) bugün saz çalan arkadaş komutanın geldiği gece komuflajla yatmış. biraz film bir arkadaş onu anlatırsak kitaba sığmaz. bugün de saz ayarlayıp çalan o yine. gece sazı ayarladı. sabah çalarız dedi ve sazı kucağına alıp yatar gibi yapınca başka bir arkadaşta espriyi patlattı. oğlum sazla yatma yine komutan gelicek bu sefer sazla yattığını görürse oğlum illa birşeyle mi yatıcan dicek. bilmiyorum komik geldi mi? o zaman epey güldürdü. nöbetçilik önemli askerde. bir mevzu oluyor hemen nöbet tutulsun deniyor. adamların hayatı nöbet. rütbelilerde nöbete kalıyor. aslında bazı bomba olayları anlatmayı unutmuşum(yoksa anlattım mı) şimdi de vakit az, en iyisi unutmamak için not alayım sonra detaylı yazarım.
UZMAN RAMAZAN
RÜTBELİ ŞAKASI
52 oyunları
çorumlu sarhoş
illegal işler köşesi

   
 

1 yorum:

  1. Baccarat at the Casino in Washington - Worrione
    Baccarat is a table game played with a large card and the dealer puts the money down, and both 신규 바카라 사이트 parties are dealt a card of their choice. The two

    YanıtlaSil